26 Nisan 2009 Pazar

Dünya Barışı ve Ordulara Dair

"Dünya barışı" ancak, savaş kar getirmeyi bıraktığında gerçekleşebilir. Kimse getirisi olmayan bir savaşa girmeyecektir. Orduların varlığıysa savaşın ve savaş tehlikesinin varlığına bağlıdır. Dolayısıyla onlar, savaştan kaynaklanan yeni getiriler icat edeceklerdir. Bu getiriler her zaman maddi getiriler olmayabilir, savaşacak askere ihtiyacınız oldukça, savaştan kaynaklanan bir manevi getiri oluşturmanız gerekir. Bu getiri, şehitlik, kahramanlık gibi adlar alır. Tam tersi de geçerlidir, savaşlardan kaçınan zenginler, büyük karlarından olurlarken (ki bu yüzden kendi ticari ilişkilerinin olmadığı ülkeler dışında savaşa asla karşı değildirler), savaşta hayatlarını kaybetmesi gereken askerler savaşmayı reddettiklerinde, günahkar ve vatan haini gibi sıfatlarla itham edileceklerdir. Korkusuzca savaşan yiğitlerin destanları, şehitlerin cennette kazancakları sınırsız zevklerin hikayeleri her zaman bu halk kitlelerini birileri daha çok kazansın diye ölmeye teşvik edecektir. Sonuç olarak diyebiliriz ki, savaşlar dini veya vatanı korumak için değildir. Savaşlar ordular varolabilsin ve zenginler daha çok para kazanabilsin diyedir.

İnsanlığa Yakarış

Hey Anarşistler!

Devlet istemiyormuşuzsunuz. Efendi kabul etmiyormuşsunuz. Devlet ahlaksızmış. Devlet çalarmış. Zorbaymış. Siz neden bahsediyorsunuz? Devlet olmadı diyelim haydi sizin için. Kim koruyacak sizi eşkıyalardan? Canilerden? Kim koruyacak kadınlarınızı ırz düşmanlarından? Evinize giren hırsızdan kim koruyacak sizi? Paralarınızı nasıl saklayacaksınız? Dininizi milletinizi namusunuzu kim koruyacak? Siz evinizde rahatça uyurken böyle bağırmak kolay size! Ya olmasaydı devlet?

Ya olmasaydı devlet?

Peki ya olmasaydı devlet?

Ey insanlık!

Sorarım sana eşkıyayı kim yarattı? Neden hırsız oldu o insanlar? Neden fakirdiler? Mülkiyet olmasa hırsızlık olur muydu? SENİN olmasaydı o topraklar, BENİM olmasaydı bu ev, onun yerine bizim olsaydı her yer, hepimizin, tüm insanlığın, kim olacaktı hırsız?
Devlet malımızı koruyormuş ha? Hani nerede? Hangi hırsızlığı engelleyebilmiş devlet? Hepsi çalmakta ve çalmakta hala. Ben çalıştım, emeğimi çaldılar. Sen çalıştın emeğini çaldılar. Her gün her an, hatta şu anda bile çalıyorlar. Adına asgari ücret diyorlar. Adına vergi diyorlar. Karnı aç hırsızdan sakladığınız paracıklarınızı her gün ama her gün çalıyorlar. Yaptıkları aynı. Neden biri kutsal da diğerleri aşağılık?
Sana sesleniyorum insanlık, bana inan. Sokakta cebinden paranı çalan hırsız, devletten ve onun "sahip"lerinden daha ahlaklı. Yaptıklarını dosdoğru yapıyorlar. Fakirler ve çalıyorlar. Boğazda oturmak için değil. Havyar yemek için değil. Milyar dolarlık ölüm makineleri almak için de değil. Çalıyorlar, sadece karın tokluğuna.

Ey insanlık!

Ahlaklı olmak için devlet mi gerekliymiş? Devlet koruyormuş bizim ahlakımızı? Devlet olmasa ahlaksızlık alır yürür, ne ırzımız ne namusumuz mu kalırmış?
Uyan artık insanlık! Uyan korkaklığından.
Sen iyiliği devlet emretti diye yapıyorsan, kötülükten de devlet emretti diye sakınıyorsan, izin ver bana sana gerçeği söyleyim: Sen ahlaksızın önde gidenisin. Kar zarar hesabıyla olmaz ahlak. Sen içindeki ahlaksızlığı devletten korkuna bastırıyorsan yazıklar olsun sana. Sen, içinde ahlaksızlığın her türlüsünü barındıran ama devletten korkusuna hareketsiz kalan! Senin karına tecavüz eden adam senden daha ahlaklı. Üstelik cesur da. Kötü olduğu için kötü. İki yüzlü değil. Sen iyiliği devlet emretti diye yapan! Hiçbir değeri yok yaptığın iyiliğin. Sana emrettiler sen de yaptın. Daha ahlaklı değilsin kötü ahlaklıdan.

Ey insanlık!

Devlet olmasaydı ne oldurdu kadınlarımızın hali diyorsunuz. Kim koruyacak onların ırzlarını? Şunu bilin ki, zavallı dostlarım, kadınlarınızın "ırzı" onların SİZİN kadınlarınız olmasından sonra tehlikeye düştü. Siz önce toprakları sahiplendiniz. Sonra kadınlarınızı mal haline getirdiniz. Alıp satıyorsunuz onları. Irz dediğiniz şey sizin olan eşyayı başkası kullanmasın istediğiniz sadece daha fazlası değil. Devlet koruyacak öyle mi kadınları? Sorarım size kadınları asıl devletten kim koruyacak? O değil mi en büyük ırz düşmanı? O değilmi binlerce erkekten oluşan orduları yollayan yabanellere, kadınların ırzına geçsin diye? O değil mi kadınlara kimin sahip olacağını haklarını düzenleyen? Korkuyorunuz devletsizikten, nasıl ki korkuyorsunuz fabrikalarınız yok olacak, topraklarınız elinizden alınacak, aynı sebepten korkuyorsunuz yine: Kadınlar sahipsiz olacak, onlar sizin mallarınız olmayacak, insan olacaklar sadece.

Ey insanlık!

Devlet olmadan kim koruyacak sizi canilerden diyorsunuz. Siz o kadar korkaksınız ki, devlet olmadan başkasını öldürmeyeceğinize bile güvenemiyorsunuz. Korkuyorsunuz herkesten, sanıyorsunuz ki, yan komşunuz sizi devlet yasakladığı için öldürmüyor, sanıyorsunuzki en yakın arkadaşınız bir cani. Uyanın artık ve görün! Devletin kendisi en büyük cani! En çok o öldürüyor. Devlet dediğiniz şey sizin, kimin öldürmeye hakkı olduğunun karar verilmesidir. Devlet değil mi kitlereri silahlandıran? Devlet değil mi birileri daha zengin olsun diye savaşlar açan? Kim devletten çok insan öldürebilir bu dünyada? Devlet olmasaydı kimi öldürürdün sen? O zaman devlet olmasaydı nasıl senin canın daha çok tehlikeye düşebilirdi şimdiden?

Ey insanlık!

Devlet sizin inanma hakkınızı bile elinizden aldı. Devletten izin almadan hiçbir dine inanamazsınız siz. O dini yüceltir, der ki, Allah ile kul arasında kimse giremez, o size şah damarınızdan daha yakın ama kendisi hep ikinizin arasındadır. Deneyin bakalım devletin izin vermediğine inanmayı. Deneyin bakalım aynı dine inansanız bile onunla, farklı bir şey söylemeyi. Yapamazsınız. Siz Allah'ın gönderdiğine değil, devletin inan dediğine inanıyorsunuz. Devlet sizin dininizi korumaz. Onu kullanır ve sadece kendini korur.

Ey insanlık!

Milletimizi diyorsunuz, devlet koruyor. Sorarım sana millet nedir? Senden bir kilometre uzaktaki adama farklı milletten der devlet, sen ta bin kilometre uzaktaki adamla aynı millettensin. Uyan artık. Sana bir yalan uydurdular millet diye. Bir masal! O emsalsiz zenginlerinizin, büyük devlet adamlarınızın kaçı o yazdıkları masaldaki gibi yaşıyor? Size bir şey söyleyeyim: Dünyadaki tüm zenginler aynı hayatları yaşıyor, aynı giysileri giyiyor, aynı yemekleri yiyor, hepsi farklı "millet"ten olsa da; ama hepsi konuşuyor millet adına, istisnasız. İnsanlık, uyan artık, sizi öyle bir eğittiler, öyle bir uyuttular ki, bu masal olmadan kendinizi ifade edemez haline geldiniz. Bu masal için kendi komşunuzu öldürürsünüz siz. Adına millet denilen bu masal için.

Ey insanlık!

Eğer sen rahatça uyuyorsan evinde, uyanmanı tavsiye ederim sana. Çünkü güvende değilsin. Peşinde biri var. O ki; mallarının peşinde, senin peşinde, hayatının peşinde. O ki; her an girebilir kapıdan, alıp götürebilir seni. Sana işkence edebilir. Seni öldürebililir. Eline bir silah verip, istediği gibi birilerini öldürmeye yollabilir. Ve de kimseye hesap vermez. Onun adı devlet.

Lütfen uyan artık.